Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bir düzeyde
"bir düzeyde"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bir düzeyde
on a level with
ed.
"bir düzeyde"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 49 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
zihinsel potansiyeli ve lisan becerilerini en üst düzeyde kullanmayı öğreten bir eğitim
neuro linguistic programming
i.
2
Genel
belirli bir düzeyde tutmak
maintain
f.
3
Genel
belirli bir düzeyde tutulamaz
unmaintainable
s.
4
Genel
belirli bir düzeyde tutulmamış
unmaintained
s.
5
Genel
(birinden/bir şeyden) aşağı bir düzeyde
below (someone or something)
zf.
Phrasals
6
Öbek Fiiller
daha yüksek bir düzeyde olmak
be above
f.
7
Öbek Fiiller
belli bir seviyede/düzeyde değerlendirmek
rate at (something)
f.
8
Öbek Fiiller
bir şeyi belli bir seviyede/düzeyde sınıflandırmak
rate something at something
f.
9
Öbek Fiiller
bir şeyi belli bir seviyede/düzeyde değerlendirmek
rate something at something
f.
10
Öbek Fiiller
(bir şeyi belli bir süreliğine/düzeyde) deneyimlemek
see (some amount) of (something)
f.
11
Öbek Fiiller
(bir şeyi belli bir süreliğine/düzeyde) incelemek
see (some amount) of (something)
f.
12
Öbek Fiiller
(bir şeyi belli bir süre/düzeyde) görmek
see (some amount) of (something)
f.
13
Öbek Fiiller
birini/bir şeyi belli bir süreliğine/düzeyde incelemek
see something of someone or something
f.
14
Öbek Fiiller
(bir şeyle kıl payı/minimum düzeyde) geçmek
get by with (something)
f.
15
Öbek Fiiller
(bir düzeyde) kalmasını sağlamak
keep to (something)
f.
16
Öbek Fiiller
(bir düzeyde) tutmak
keep to (something)
f.
17
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) beklediği/istediği düzeyde olmak
measure up (to someone or something)
f.
18
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde olmak
measure up (to someone or something)
f.
19
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde olmak
rank with (someone or something)
f.
20
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde saymak
rank with (someone or something)
f.
21
Öbek Fiiller
belli bir seviyede/düzeyde değerlendirmek
rate at
f.
Phrases
22
İfadeler
sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir
in a time of universal deceit, telling the truth is a revolutionary act
expr.
23
İfadeler
yaklaşık (belli bir) düzeyde
in the order of (some amount)
expr.
24
İfadeler
yaklaşık (belli bir) düzeyde
in the region of (some amount)
expr.
25
İfadeler
yaklaşık (belli bir) düzeyde
of the order of (some amount)
expr.
26
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde
on par (with someone or something)
expr.
Colloquial
27
Konuşma Dili
(bir şeyin) memnun edici düzeyde olması
(one's) fill (of something)
i.
28
Konuşma Dili
ulaşabileceği (belli bir düzeyde) hız
speeds of (some amount)
i.
29
Konuşma Dili
en üst düzeyde (bir şey) olmak/sergilemek
be as (something) as they come
f.
30
Konuşma Dili
(belli bir düzeyde/miktar) avantajlı durumda olmak
be ... to the good
f.
31
Konuşma Dili
(belli bir düzeyde/miktar) karlı durumda olmak
be ... to the good
f.
32
Konuşma Dili
birinden aşağı bir düzeyde
below someone
s.
33
Konuşma Dili
(birinden/bir şeyden) aşağı bir düzeyde
beneath (someone or something)
s.
Idioms
34
Deyim
normal düzeyde bir şey
your fair share of something
i.
35
Deyim
biriyle/bir şeyle aynı düzeyde olmak
be on a par with somebody/something
f.
36
Deyim
(bir şeyi) eğlenceli bir düzeyde tutmak
keep (something) light
f.
37
Deyim
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda değil
not in the same league as (someone or something)
expr.
38
Deyim
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda değil
not in the same league with (someone or something)
expr.
39
Deyim
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde
on a par with (someone or something)
expr.
Trade/Economic
40
Ticaret/Ekonomi
bir sektörde ulusal düzeyde toplu pazarlık sonucu ortaya çıkan ücret oranlarını ve diğer çalışma koşullarını kapsayan yazılı resmi anlaşmalar
national agreement
i.
41
Ticaret/Ekonomi
ülkeyi başka bir ülkede temsil eden yüksek düzeyde görevli
high commissioner
i.
Politics
42
Siyasal
(avusturya'da) federal düzeyde devleti temsil eden bir meclis
bundesrat
i.
Technical
43
Teknik
bir şeyin en yüksek düzeyde olduğu dönem
high tide
i.
44
Teknik
manyetik eğimdeki değişikliklere azami düzeyde duyarlı olan, yerkürenin manyetik yönünü gösteren iğneye benzer bir alet
dip circle
i.
45
Teknik
kuvveti belirli bir düzeyde azaltmak
abate
f.
Botanic
46
Botanik
lalelere ölümcül düzeyde zarar veren bir küf
bulb rot (botrytis tulipae)
i.
47
Botanik
lalelere ölümcül düzeyde zarar veren bir küf
tulip mold
i.
Education
48
Eğitim
öğrencinin ana dilinin ve resmi gramerin asgari düzeyde kullanıldığı bir yabancı dil öğretme yöntemi
direct method
i.
Slang
49
Argo
herhangi bir şeyde sonraki düzeyde olmak
gekyume
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir düzeyde
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy